Modern, şehirli, fonksiyonel ve zamansız tasarımları ile The North Fox yaklaşık yedi senedir deri çanta ve aksesuar üretimi yapıyorlar. "Aldıklarımız bizi anlatır, bizimle birlikte hikayemizi belirler. Tüketmek için değil, değer verdiğimiz için satın aldıklarımızla kurduğumuz bağlarsa bizi biz yapar. " diyen The North Fox'un kurucusu Yağmur Çoban'a hem markanın hikayesini hem de kendisiyle ilgili bazı şeyleri sorduk.
Buyrun sohbete!
- Kendinizden bahsetmek isterseniz neler demek istersiniz? Kendi markanızı kurmaya hayatınızın hangi noktasında karar verdiniz?
Merhaba ben Yağmur, deri tasarım atölyesi olan The North Fox’un kurucusuyum. Kendinden bahseder misin diye sorulunca; kariyerimi mi, okuduğum okulları mı, anlık ne ile uğraştığımı mı, neleri sevdiğimi mi anlatacağım diye kafası karışanlardanım. :)
Çevre Mühendisliği bölümünde okudum. Kendi markamı kurmaya karar vermedim, tamamen hobinin rağbet görmesiyle bir marka kimliğe büründü diyebilirim. Öğrenciyken mental olarak bana iyi gelen üretimin yanında para da kazanmaya başlayınca, The North Fox sürekli emek verilen ve gelişen bir kimlik oldu. Ablamın çoğu şeyi beğenmediği gibi kendine bir eskiz defteri beğenememesi serüveni ile bu yolculuk başladı.
- The North fox nasıl ortaya çıktı? Markanın oluşum sürecinden biraz bahsedebilir misiniz?
- İşiniz tamamen yaratıcılığa ve el emeğine dayanıyor. Ürünlerinizi oluştururken nelerden ilham alıyorsunuz? Siz, üretme konusunda nelerden besleniyorsunuz?
İhtiyacım olandan ilham alıyorum. Bazen çok basit her yerde olan, bazen çok özel, her ihtiyaca hitap etmeyen tasarımlar çıkıyor ortaya. İnsanları dinleyerek; günlük kullanım ihtiyaçlarına, çalışma prensiplerine uygun ürünler üretmeye çalışıyoruz. Eskidikçe güzelleşen bir malzeme ile çalışmanın en keyifli yanı da bu hikayeyi başkalarına ve seneler sonrasına aktarmak. Bazen bir bit pazarında gördüğüm yıllar öncesine ait deri bir kamera kılıfı ya da çantadan ilham alıyorum bazen de her şeyden. Nefesten, doğadan, kaostan, ölümden, şehirden, koşturmaktan, modadan… Ki bu kelimelerin hissiyatını dolduracak sanat eserleri ürettiğimizi de düşünmüyorum. :)
- Markanızı kurduktan sonraki süreçte, kendinize dair neler keşfettiniz?
Henüz bir üniversite öğrencisiyken yaptığım ve çok da kurumsal bir düzende ortaya çıkmamış ürünlerle buluşan insanların beğenilerine ve takdirlerine şahit olduğum zaman, takdir edilme özlemiyle yanıp tutuştuğumu keşfettim. Size, sizi tanımayan, sınavınızı bilmeyen, kafanızda neler düşündüğünüzü umursamayan birilerinin teşekkür etmesi ve “bu çok güzel bir şey, böyle devam et!” demesi gerçekten paha biçilemez bir hismiş ve ben bundan çok haz alıyormuşum. :)
Sevdiğimiz şeyler ne yazık ki sürekli değişiyor. Ben sevdiğim şeyi keşfettim o da şudur demem gerekirse; yeni emeklemeye başlamış bir bebeği yürütme işini çok seviyorum. Bir tohum ekildikten sonra, onun filizlendiğini görmek için tüm uykulardan feragat edebilirim.
- Yoğunluğunuz arasında kendinize vakit ayırmak adına yaptığınız “ küçük ama değerli” diyebileceğiniz ritüeller nelerdir?
Kendimle konuşabilmek için yazıyorum. Bazen günlük gibi bazen de yapılacaklar listesi.. Hayal edilen şeyleri, kızdığım, mutlu ya da mutsuz olduğum anlardaki hislerimi yazıyorum. On dakika bile bir şey yapmadan durursam kuduruyorum hastalığına ne yazık ki ben de yakalandığım için duruyorum. Sanırım durmak günümüzün en işe yarayan ritüeli.
- Sanatçılığınızın yanı sıra aynı zamanda dünyanın dört bir yanını gezmeyi seven bir gezginsiniz de, seyahatlerinizin size ve işinize kattığını düşündüğünüz noktaları neler oldu?
Sanatçı sıfatını kendimle nedense hiç eşleştiremiyorum. :) İyi bir satışçı olduğum için sanırım bu his. Yine de sıfat için çok teşekkür ederim.
Seyahat en büyük kaçış. Hele bir de ucunda; hiç gidilmemiş bir rota, hiç tadılmamış bir yiyecek varsa, en sevdiğim! Keşfetmek, yeniye uyup sağlamak, sevip sevmeyeceğini ve limitlerini gözlemlemek ve ilk deneyimleri yaşayıp dönmek harika bir his. Dönmek diyorum çünkü seyahat etme eyleminin içinde yer alan en sevdiğim his eve dönme hissi.
Wild filmindeki Cheryl gibi iyice boka sarmış hayatlarımızdan bizi tamamen sıyıracak bir karar verip, tek başımıza bir sırt çantasıyla kilometrelerce yürüyüp kendimizi keşfettirip, yenilenmemizi sağlayan da seyahat; dünyanın aslında çok küçük olduğunu, sonsuz seçeneğe sahip olduğumuzu gösteren de…Bence yolda olmak, seyahat etmek, insana; özgüven, mutluluk, en önemlisi de cesaret katıyor.
- Girişimcilik serüveninde sizce yol alabilmenin temelinde ne yer alıyor? Bu konuda adım atmak isteyenlere neler tavsiye etmek istersiniz?
Takım olmak bence en mühim şey. Gerçekten sevip kendinizi adayacağınız bir iş olduğunu düşünmüyorsanız o işe hiç başlamayın. Size iyi geliyorsa, yola devam! Girişimcilik yolunda öğrendiğim; insanoğlu ona iyi gelen bir şeyin peşini asla bırakmıyor. Size inanan, destek olan, sizin başarılarınıza siz gibi sevinen insanları sarıp sarmalayın, kıskanç ve motivasyon kemirici insanları hızla çevrenizden uzaklaştırın. Yaptığınız şeye her zaman kusur arayan ve bulan birileri olacak, yaptığınız işe inanıyor ve onu seviyorsanız; hatalarınızı da sevin ve daha iyisini yapmak için çabalayın. Her şeyi kişisel olarak algılamayın, sabırlı olun. Her yerde hesap tablolarına güvenmenin yanı sıra; içgüdülerinize güvenin diyorlar. İçgüdülerinize güvendiğiniz kadar hesap tablolarını da inceleyin. Devletin ve başka kurumların desteklerini takip edin. Esnek olun, fikir alın, insanları dinleyin. Bulunmaz hint kumaşı olduğunu düşündüğünüz fikrinizle aşk yaşamayı bir kenara bırakıp, harekete geçin!
- The North Fox ürünlerini dükkana taşıma fikri nasıl gelişti? Bu süreçte nasıl bir yol izlediniz? Dükkanın açılmasının markanıza yansıması nasıl oldu?
İlk olarak atölye ve online mağazamız vardı. Müşterilerimizin ürünleri görüp inceleme talepleri artmaya başladı. Ayrıca birbirinden yetenekli butik işler yapan ama bunu satmak için bir mecra oluşturmayı bilmeyen üreticiler ile yollarımız kesişmeye başladı. Hayallerimizde yer alan showroom görevi gören ama içeri giren kişilerin de başka yetenekler ile tanışmasını sağlayacak, klasik tasarım dükkanlarından farklı bir şeyler ortaya koyabilir miyiz sorusunu düşünmeye başladık. Eş zamanlı olarak Çukurcuma’da görür görmez beğendiğimiz bir dükkana denk gelince, birden bu sürecin içinde bulduk kendimizi. Şimdi alt katımız üretim yerimiz, üst katımız oturup soluklanabilecel bir cafe hem de The North Fox’un ürünlerinin sergilenip satışa sunulduğu bir mağaza oldu. Ardından Local Makers platformuna da ev sahipliği yapmaya başladı. Tanıştığımız maker’ların ürünleri burada yer alıyor. Önceliğimiz görülmemiş ve duyulmamışı sunmak. Üreticilere, ürün gamlarına ekleyecekleri ürünler için bir odak grup görüşmesi alanı olmak.
Mağazanın markaya yansıması samimiyet oldu. Yüz yüze tanışmak çok farklı bir his. Daha güvenilir ilişki kuruyor bence insanlar. Gelip alanınızı, enerjinizi, bakış açınızı tanıyabiliyorlar. Bundan beslenmek için illa bir deri ürün almalarına da gerek kalmıyor. İçeri girip merhaba diyerek bir kahve ya da çay içebilme konforunu da yaşamış oluyorlar. Kurulan bu güvenli bağlanma ilişkisi de illaki markanın duyulmasında da, ürünlerin satışında da etkili.
- Atölyede üretimden biraz bahsetmek gerekirse; nelere dikkat ediyorsunuz ve hangi malzemeleri kullanıyorsunuz?
Tamamen birinci sınıf kalitede deri ürün kullanıyoruz. Çevre ve tasarım projesi için eskiyen deri ve keçe malzemelerini yeniden değerlendirmeye yönelik çalışmaya ait, zıtlık tasarımdan esinlenerek, ucuz ve deri kadar uzun ömürlü olmayan keçeyi, uzun ömürlü ve pahalı olan deri ile birleştirdiğimiz bir ürün gamı için keçe de kullanıyoruz. Denemeler de yapmayı seviyoruz. Maker’ların kullandıkları materyaller ile neler deneyebiliriz diye sürekli bir araştırma içindeyiz. Bakır ürünler üreten bir marka ile deri ve bakırı birleştirdiğimiz bir ürün seçkisi hazırladık mesela. Tamamen yemek atıklarından organik boyama yapan bir maker’ın boyadığı keten kumaşlar ile bir ürün seçkisi hazırladık.
Malzemeler yapmak istediğimiz ürün gamına ve hayallerimize göre değişiklik gösterebiliyor yani. Zaten üretim alanı butik üreticiler için böyledir. Sıradanlanlaşmış, tek tip ve seri üretim yapan makineler ve üretim düzeni göremezsiniz. Bu işleyişin bozulmamasına dikkat ediyoruz.
- Dünyaca geçirdiğimiz bu zorlu dönem, markanızı nasıl etkiledi? Bu süreci yönetebilmek adına alternatif planlarınız nelerdir?
Covid-19 salgını nedeniyle mağazamızı kapattık. Sadece online mağazamız açık ve haftanın bir günü Beyoğlu’ndaki mağazamıza gidip, online web sitemizden vermiş olduğunuz siparişlerinizi hazırlıyoruz. Atölye & mağazamızı dezenfekte ettik, paketleme sırasında da gerekli hijyen önlemlerini alarak çalışıyoruz. Paketlemeyi tek başımıza yapıyoruz ve bir kişiden başka kimse içeride olmuyor. Evlerimizden mağazamıza sosyal temas kurmadan ulaşıyoruz.
Kimsenin maaşı kesilmiyor, çalışanlarımızın ekonomik olarak sıkıntı yaşamaması en önemli önceliklerimiz arasında yerini aldı. Malzeme tedariğinde hem sosyal mesafe nedeniyle hem de maddi olarak sorun yaşadığımız için şu anda stoktaki ürünlerimizden satış yapıyoruz. Müşterilerimizin bizleri destekleyebilmesini kolaylaştırmak adına, kampanyalar yapıyoruz ve ayakta kalmaya çalışıyoruz.
Alternatif planlarımız kısa vadeli olarak dönüşümlere nasıl ayak uydurabileceğimizi düşünmek sadece. Küresel iklim krizinin de bir provası olan Covid-19 salgınını deneyimleyip, yaptığımız işle ilgili neye nasıl fayda sağlayabiliriz diye de düşünüyoruz. Bu süreçte öğreniyoruz, umut ediyoruz. Yeniden kahvelerde, workshop’larda buluşacağımızı biliyoruz. Vaktimiz evde geçerken yeni platformumuz Local Makers için çalışıyoruz. Bir komünite oluşturup, beraber birbirimize nasıl destek olabileceğimize kafa yoruyoruz.
#evdekal
- Karantina sürecinde evde kalırken motivasyonunuzu nasıl sağlıyorsunuz?
Başkalarına da destek olabileceğimi ve fayda sağladığımı görerek. Farklı alternatif planlar ile bilgiyi, üretenleri bir komünite halinde görmek ve güç almak harika bir duygu. Covid-19 öncesi yoğun bir çalışma tempom vardı. Hiçbir şeye vakit ayırıp, durmayı beceremiyordum. Bu döneme bu açıdan yaratılmış bir fırsat olarak bakmaya çalışıyorum. Tabii kaygılardan ve yaşanan olumsuz gelişmelerden motivasyon sağlayacak bir duygu durumu halindeysem. Bu dönemde karantina güzellemeleri yapmak çok mantıklı da gelmiyor. Bir ruh krizi içindeyiz.
- Evde alternatif yapılacaklar listenizde neler var?
Herkes gibi mutfakla ve bitkilerle haşır neşir oldum. Yeni tarifler denemek, bitkilere vakit ayırmak. Köklendirme ve filizlendirme bilgilerini öğrenmeye çalışıyorum. Normalde evde yemek yapan ve yiyen biri değildim, yeni düzenimde ne kadar yemek atığı çıktığı görünce hep ilgilendiğim ama bir türlü fırsat ayıramadığım kompost hakkında bilgilenmeye çalışıyorum.
Röportaj Bensu Cangüler tarafından gerçekleştirilmiştir. Desteklerinden ötürü Bensu'ya teşekkür ederiz.
Bir yorum bırak