Bu site, tarayıcınız için sınırlı desteğe sahiptir. Edge, Chrome, Safari veya Firefox'a geçmenizi öneririz.

Etik Hediye Seçim Rehberini İncele! - Şimdi Keşfet

        

Local Makers Yeni Gelenler - Şimdi Keşfet

        

Abtira Garden'ın Kurucusu Anna Batyra Uçer ile Üreterek Yaşama Hevesi ve Hikayesi Üzerine Keyifli Bir Söyleşi

Abtira Garden arkasında yatan fikir, doğal, olabildiğince organik cilt bakım ürünleri olmasının yanı sıra, vegan, hayvanlar üzerinde test edilmemiş olması ve geri dönüşümlü ambalajlarla sunulan, ürünlerimizin içinde bulunan her hammadde, kendine has amaçları doğrultusunda seçilen, içerisinde paraben, EDTA, silikon, petrol türevleri, sentetik boya veya koku bulunmayan, hem bedenimize hem de gezegenimize, özellikle cildin yaşamasına, nefes almasına ve yaş almasına saygılı ürünler üreten lokal bir marka. Abtira Garden'ın kurucusu Anna Batyra Uçer ile markanın doğuş hikayesinden, üretim hassasiyetlerinden, üreterek yaşama hevesinden konuştuk.

  • Anna, seni tanımayanlar için bize biraz kendinden bahsedebilir misin? Türkiye ile yolun nasıl kesişti?

1980'de Polonya'da doğdum. 90'lı yılların ortalarında İngiltere'ye taşındım. Orada Ekonomi dalında lisans eğitimimi aldıktan sonra Belçika'da sosyal bilimler doktorası yaptım. Türkiye'ye gelmeden önce Fransa'da uluslararası bir organizasyonda çalışıyordum. İşte o zaman Türk bir adamla tanıştım, evlendim ve tahmin edilebileceği gibi birkaç yıl sonra Türkiye'ye taşındım...

  • Abtira Garden hikayesi nasıl başladı? Ekip nasıl bir araya geldi?

Doğada bulunmak benim için oldum olası terapi yerine geçmiştir. Büyük şehirlerde yaşarken kendimi sık sık parklara atardım, oralarda nefes alırdım. Ancak 30 yaşıma geldiğimde, yani bir on yıl kadar önce, doğaya geri dönme ihtiyacımın önünü alamaz oldum. Ege'de çok zaman geçirmeye, bir bahçeyle ilgilenmeye, önce Çeşme'deki arkadaşlarımdan sonra da kitaplardan yerel otları tanımaya ve aromaterapi öğrenmeye başladım. Bu çalışmalar sayesinde Abtira markasının temelini attığımı söyleyebilirim. Bir marka olarak, Abtira ciltle ilgili olmalıydı, çünkü kendimi bildim bileli cilt sağlığına takıntılıyım. “Az, daha çoktur,” felsefesiyle uyum içinde sade ve minimalist olsun istedim. Yaratıcılığın içinde diğer üreticilerden ilham alınan bir parça elbette bulunuyor. Avustralya, Kanada ve Avrupa kozmetiklerinde bitkiciliğin minimalist tarzda cilt bakımına yansımasını çok sevdim. Çünkü günün sonunda cildimizin ihtiyacı oldukça az. Bütün bu yolculuğun sonunda Abtira, 2017 yılında İstanbul Yeniköy’deki evimin mutfağında başladı. Mutfağımda ürettiğim ürünlerin fotoğraflarını çekmekten ve sosyal medyada paylaşmaktan çok keyif aldım. Oldukça spontane ve organik bir süreçti. Abtira’nın ruhu dışarıdan fark edilmeye ve ürünlerimin talep edilmeye başlamasıyla birlikte Abtira’yı Çeşme’deki evimin alt katına taşıdım. Bir noktada tek kişilik bir oluşum sürdürülebilir olmadı ve böylece Abtira büyüyerek tescilli bir kozmetik şirketine dönüştü. Ekibimiz özünde kadınlardan oluşuyor, en başından beri isteğim de bu yöndeydi. Şu anda tam zamanlı beş, yarı zamanlı iki kişi olmak üzere toplamda yedi kadından oluşan bir ekibiz. Ekip, zaman içinde oluşan ihtiyaçlara ve ortak değerlerimize bağlı olarak organik bir şekilde büyüdü. Abtira’da bulunan herkes doğal yaşama ve etik çalışma koşullarına gönülden bağlılık duyuyor. Bulunduğumuz noktada bir aile olduk diyebilirim.

  • Abtira Garden ismiyle markanız arasındaki ilişki nedir?

Adım ve soyadımın, Anna Batyra'nın kısaltılmış hali, “abtira” eskiden kişisel Instagram hesabımdı. Sonrasında bu ismi değiştirmek için artık çok geçti. “Garden” kelimesi ise temel olarak yalnızca bitkisel hammaddeler kullanıyor oluşumuzu ve doğaya dönüşe olan isteğimi ifade ediyor.

  • Abtira Garden hangi ürünlerden oluşuyor? Üretim süreci nasıl gerçekleşiyor?

Her şeyden önce, farklı cilt tipleri için temel ama eksiksiz bir cilt bakım rutini sunuyoruz. Çok sayıda temizlik ürünümüz mevcut; bunun nedeni temizliğin sağlıklı cilt için en temel gereksinim olması. Ayrıca birçok tonik ve bitkisel suyumuz var, çünkü bence bunlar en etkili bitkisel tedavilerden biridir. Tonikler nem, denge, ton eşitleme ve ferahlık verir. Düşük konsantrasyonlu uçucu yağlar gibidir. Onları daha da güçlü hale getirmek için toniklerimize çok sayıda mükemmel öz ekliyoruz. Ayrıca dengeleme, nemlendirme ve yenileme sağlayan yaşlanma karşıtı iksir ve serum serimiz var. Toniklerle birleştiğinde, serumlar kremin yerini kolaylıkla alabilir. Bununla birlikte, kremler de üretiyoruz çünkü biz ve müşterilerimiz sade kremleri seviyoruz; onları uygulamaktan keyif alıyoruz. Ve hepsini bir doz hyaluronik asit ve diğer aktif bileşenlerle güçlendiriyoruz. Şu anda Çeşme’deki evimin bir katında bulunan ekibimizin mutfak olarak gördüğü küçük bir laboratuvarda çalışmaya devam ediyoruz. Tüm ürünlerimiz el yapımı. Hayalimdeki ürünün kavramsallaştırması, üretim süreci ve pazara çıkış süresi üründen ürüne değişir. Pek çok ürünü üretmeye koyulmadan önce, kafamda soyut ama net bir şekilde formüle ederim. Daha sonra, önce mutfakta, sonra da müşterilerden geri bildirim aldıkça ayrıntıların düzeltilmesi gelir. Son iki yılda, müşterilerin isteklerine cevap olarak ürünlerin çoğunu iyileştirdik.

  • Reçetelerinizde hangi malzemelere yer veriyorsunuz?

Malzemelerimiz tamamen saf, doğal ve çoğu gıda sınıfında. Mümkün olduğunca organik, yağlar, uçucu yağlar, sular ve özler kullanıyoruz. Ayrıca AHA, BHA, hyaluronik asit gibi vitaminler ve mineraller de kullanıyoruz. Genel olarak, hammaddeleri saygın tedarikçilerden temin ediyoruz ya da özenle kendimiz hazırlıyoruz. Ürünlerimizin içinde bulunan her hammadde, kendine has amaçları doğrultusunda seçildi. İçerisinde paraben, EDTA, silikon, petrol türevleri, sentetik boya veya koku bulunmamaktadır. Su bazlı ürünlerimiz sadece doğal ve Ecocert onaylı koruyucuları içerir.

  • Abtira ürünlerinin doğa dostu yapan özellikleri nelerdir? 

Ürünlerimizi doğa dostu kılan birçok yönü var. Etik kaynaklardan gelen doğal hammaddeler kullanıyoruz. Ürünlerimiz vegan ve çoğunlukla cam olmak üzere geri dönüştürülebilir ambalajlarda müşterilerimize ulaştırılıyor. Karbon ayakizi ile ilgili oldukça duyarlıyız. İçeriklerimizi ve paketlemede kullandığımız malzemeleri mümkün oldukça Türkiye içerisinden tedarik etmeye özen gösteriyoruz. Ürünlerimizin kargolanmasında plastik kullanmıyoruz ve müşterilerimize kullanılmış şişelerin geri dönüşümü seçeneği sunuyoruz. Bunun yanı sıra üretim sürecimiz çevreye zarar vermemektedir. İşimizin doğası gereği bütün atıklarımız geri dönüştürülüyor ve mümkün olduğunca az enerji ve su kullanıyoruz. Bulunduğumuz mahallenin temiz tutulmasına katkıda bulunuyoruz ve Çeşme’de bulunan sokak hayvanlarıyla ilgilenen kişi ve organizasyonları destekliyoruz.

 

  • Abtira insanlar serisi nedir? Bu seriyi hazırlama fikri nasıl ortaya çıktı? Seride yer alacak hikayeleri nasıl seçiyorsunuz?

Abtira humans / Abtira insanlar biraz kişisel bir oluşum. Uzun zamandır yapmak istediğim şekilde, Abtira’yı başından beri destekleyen ve çeşitliliğini tanıyan insanları onurlandırmak için başlayan bir seri. Nihayetinde markamız yalnızca şişe ve fotoğraflardan oluşmuyor, insanlar tarafından insanlar için yaratıldı. Yolculuğuma yalnız başlamış olsam da bu yolculuğa birçok farklı kişi katkıda bulundu. Abtira humans serisinde yer alan kişiler ailemizden, arkadaşlarımızdan, çalışma arkadaşlarımızdan ve bloggerlardan oluşuyor, bu insanlar hepimiz gibi, ünlüler veya VIP’ler değil. En nihayetinde Abtira insan odaklı bir oluşum. Sorular, global düzeyde hepimizin yaşadığı sağlık kaynaklı, politik ve sosyoekonomik krizden yola çıkıyor. Dünyada meydana gelen politik kriz benim ve benim gibi, dünya insanı diyebileceğimiz, özgürlük kavramına bağlılık duyan liberal kişiler için oldukça acı verici bir süreç oluyor. Geçtiğimiz Temmuz ayında çok eski bir arkadaşım intihar etti ve bu sebeple hem kendime hem de buna ihtiyaç duyabilecek insanlara her sabah pes etmeden, inandığımız değerler ve özgürlüğümüzü yaşamak üzere hayatımıza devam etmek için yataktan çıkma sebebimizi hatırlatmak istedim. Bir markanın Instagram hesabı bunun için doğru yer mi? Birçok kişi bunu sorguladı. Bir marka olarak –Abtira gibi küçük bir marka da olsa- dünyayı daha iyiye götürecek bir şekilde kullanabileceğimiz bir sesimizin ve platformumuzun olduğuna inanıyorum. Neden olmasın? Herhangi bir konuda kayıtsızlığın doğru bir yaklaşım olduğuna inanmıyorum.

  • Pandemi döneminden Abtira Garden nasıl etkilendi? Markanın ivmesinde pandemi öncesi ya da sonrası diye bir durum söz konusu mu?

Karantina iş anlamında Abtira için dengesiz zaman yönetimi ve odağımızın dağılması açısından oldukça stresli geçti. Başlangıçta belirsizlik nedeniyle cesaretimiz kırıldı ve her şey durdu. Bu süreçte insanların evde daha fazla vakit geçirmesi sonucunda kendilerine daha fazla vakit ayırmaları, daha fazla online olmaları ve bizi keşfetmeleri sonucunda bizim ürünlerimiz de dahil olmak üzere kişisel bakım ürünlerine beklenmedik bir talep artışı oldu. Bu çok güzel bir gelişmeydi. Fakat bazı gerçeklerle de yüzleşmek durumundaydık. Tedarik zincirimizde sorun yaşadık. Hammadde, paketleme ve diğer malzemelerin Türkiye içindeki stoğu aksadı, ithal hammaddeler daha pahalı hale geldi, kargo kotası nedeniyle kargo sürecimiz kesintiye uğradı ve herkesin evde kapalı kalması insanları daha agresif ve sabırsız hale getirdi. Sonuç olarak Temmuz ayında ekipçe çok yorulmuştuk. Şu anda süreçler normale dönmüş halde. Pandemi artık anlık bir yükseliş gibi görünüyor. Pandemi öncesine göre büyüdüğümüzü söyleyemeyeceğim ancak kozmetik anlamında daha yavaş geçen yaz döneminin sonuna geldik ve Türkiye ekonomisi daha da kötüye gitmeye başladı. Sonuç olarak net bir şey söylemek oldukça zor.

  • Organik, doğallık popülaritesi yükselen ama aynı zamanda %100 de bu özellikleri yansıtmayan birden çok yanıltıcı ürünlerin de içeriğinde yer alan iki özellik. Tüketiciler %100 organik ve doğallığı ararken nelere dikkat etmeli?

Evet, müşteriler %100 doğal ve organik ürünlere gittikçe daha çok ilgi göstermeye başladı ve şirketler bunu paraya çevirmeye hazır halde. Tamamen doğal ve organik ürünler müthiş olsa da geçici bir heves de olabilir. %100 doğal ve organik ürünler özellikle tek fazlı ürünler için (su bazlı veya yağ bazlı) başarılabilir ancak Türkiye gibi yeni pazarlarda hammaddeler zor ulaşılabilir dolayısıyla yüksek maliyet nedeniyle ürünler çok pahalı hale gelebiliyor. Doğal ve organik ürünler kullanmak isteyen kişiler özellikle doğal korucuyu ve stabilizatörler içeren doğal destekli ürünlere yönelebilirler. Bunun yanısıra, organik olarak tescillenmiş ürünlerin az da olsa organik veya doğal olmayan içerikler bulundurmalarına izin veriliyor. İçeriğinin organik kozmetik için onaylanmış olması yeterli. Bu aynı zamanda organik ürünlerin %100 doğal olmayabileceği anlamına geliyor. Bu kötü bir şey değil. Bunu benden duymak size şaşırtabilir ancak laboratuvarda üretilmiş her şey zararlı değildir. Teknolojiye inancım da tam. Abtira için ürünlerimiz neredeyse tamamen doğal olsa da %100 organik diyemeyiz. Mümkün olduğunca çoğunlukla organik tescilli hammaddeler kullanıyoruz. Ancak %100 organik olarak tescillenmek ürünlerimizin ulaşılamayacak kadar pahalı olmasına neden olur. Bu durum tescil maliyetinden ziyade Türkiye’den tedarik ettiğimiz hammaddelerin tamamen doğal, saf ve yüksek kalitede olmasına karşın organik tescilli olmamasından kaynaklanıyor. Aksi takdirde bütün hammaddeleri ithal etmemiz gerekecekti.

  • Abtira başarı hikayesini oluşturan başarısızlık ya da başarısızlıklar hangisiydi?

Birçok fiyaskomuz oldu ☺ özellikle başlangıçta her şeyi tek başıma yürütüyordum. Uygun koruyucu bulamamaktan kaynaklı formülasyon hataları nedeniyle bazı ürünlerimizi geri çekmemiz gerekti. Yeterince stabil olmayan formülasyonlar ve Türkiye sıcaklarına dayanamayıp ayrışan ürünlerle ilgili sorunlarla karşılaştık. Paketleme nedeniyle kargo sırasında sızdıran veya kırılan ürünlerimiz oldu. Bütün bunlar beni detay ve planlama konusunda çok daha titizleştirdi. Bu sorunlar aynı zamanda müşterilerimizle daha çok iletişim halinde olmayı ve sorunlara birlikte çözüm bulmayı beraberinde getirdi. Bu şekilde müşteri hizmetleri konusunda oldukça güçlü bir hale geldik. Sonuç olarak müşterilerimizle çok güçlü bir bağlılık ve iletişim geliştirdik. Bence müşterimizin en çok değer verdiği konulardan biri de bu.

  • Sonbahar dönemi için Abtira Garden'ı ve bizleri hangi yenilikler bekliyor?

Yeni ürünlerimiz yolda fakat bu bir sır ☺

  • Yaz döneminde kendini kışa nasıl hazırladın? 

Cilt anlamında yaz mevsimi daha çok koruma ve önlem almayla alakalı, özellikle cilt ve saçın nemini kaybetmesi, güneş lekeleri gibi. Yoğun nemlendirme ve güneş koruması takip eden aylarda cildimi birçok sorundan koruyor.

  • Günlük cilt rutinin nedir? Issız bir adaya düşsen yanına alacağın 3 Abtira Garden ürünü hangisi?

Cilt rutinim minimal fakat süreklilik gösteriyor. Günlük olarak önceliğim sabun ve tonik; sonrasında bitki suları, serumlar ve bazen kremler. Vücut losyonu olmazsa olmazım. Yüz ve vücut peelinglerini çok sevsem de bazen varlıklarını unutuyorum. Aynısı saç ürünleri için de geçerli. Neye ihtiyacım olduğunu biliyorum ancak kendime ayırabileceğim vakit genelde çok kısıtlı oluyor. Issız bir adaya düşsem yanıma alacağım 3 ürün; “Olive” saf sabunumuz, “Herbal Tonic” toniği ve “Bloom” vücut losyonu.

  • Sizi çalışmalarınız sırasında neler motive eder? Enerjinizi nasıl yenilersiniz?

Bu çok önemli bir soru çünkü hedeflerimize ulaşmamızdaki en büyük etken motivasyonumuz. Hatta belki en önemlisi. Benim motivasyonum bir hayalden geliyor. Yaşadığım ve yaşamak istediğim yol hakkında her zaman çok idealist oldum. Hayallerim asla boş ya da aşırı olmadığından, onları yaşamış olmak, yani gerçekleştirilmeleri benim için her zaman temel hedef olmuştur. Bu şekilde, hayal ile gerçek arasında beni özlem ve hayal kırıklığına uğratan bir uçurum olamaz. Abtira'dan önce bile böyleydim. Enerjimi canlandırabiliyor muyum? Son yıllarda bu konuda çok iyi olamayabiliyorum. Abtira zamanımın çoğunu alıyor ve iç dengemi bulmada çok başarılı olamadığımı düşünüyorum. En büyük tesellim doğaya yakın yaşamak ve çalışmak, bu şekilde fiziksel olarak çok yıpranmıyorum. İyi hissetmek için dışarıda olmaya, köpeklerimle vakit geçirmeye, aktif olmaya ve seyahat etmeye ihtiyaç duyuyorum. Aynı zamanda kendime ait meditasyon yöntemlerim var; yürümek, sabahın ilk ışıklarında odamda vakit geçirmek ve okumak gibi. En önemlisi ekibimden müthiş bir destek görüyorum. Gerçekten harikalar.

  • Local Üreticilere özellikle de kadınlara kendi markasını kurma konusunda tavsiyelerin neler?

Bu yolculuk bir hayalle başlamalı ve bunu sıkı bir çalışma takip etmeli. Markanıza ciddi bir bağlılık duymalı sahiplenmelisiniz. Rekabet nedeniyle odağınızı çok dağıtmadan sağ duyuyla hareket etmelisiniz. Aslında, kendi işini kurmak kadınlar için özgürleşmeye giden harika bir yol, özellikle normal işgücü piyasasının desteklemediği veya tamamen ayrımcı olmadığı ve toplumun kadınların eylemlerini sosyal normlar aracılığıyla belirlediği gelişmekte olan ülkelerde. Türkiye bu tür ülkelerden biri sayılabilir. Bu tür ülkelerde de girişimci olmak çok zordur, ancak genel olarak, girişimcilik kendini gerçekleştirme ve nihayetinde özgürlük için umut verici bir yol sunuyor.

  • Sende iz bırakan 1 kitap 1 film hangisi?

Beni fazlasıyla etkileyen birçok kitap ve film olduğu için birer tane örnek vermek zor. Ancak kitap olarak Nadine Gordimer’ın kaleme aldığı “The Lying Days” veya Richard Flanagan’a ait “Narrow Path to Deep North”u örnek verebilirim. Film içinse Roman Polanski’nin “The Ghost Writer” veya Anne Fontaine yönetmenliğindeki “The Adoration”u aklıma gelenler arasında.

 

Bir yorum bırak

Lütfen unutmayın, yorumlar yayınlanmadan önce onaylanmalıdır.

Alışveriş Sepeti

Satın alınabilecek başka ürün yok

Sepetiniz şu anda boş.