Harnuphane Gıda Ltd. Şti.’nden Tatsiana Bakunovich ve Emre Karabulut.
Ben, Tatsiana, Minsk’ten Adana’ya 4 yıl önce geldim eşim Emre’yle hayatımı birleştirdim. Sosyoloji eğitimimin ardından 14 yıl kurumsal hayatta pazarlama departmanlarında çalıştım. Coca-Cola, Camel gibi dünyaca tanınan markaların pazarlama ve markalaşma çalışmalarında görev aldım. Türkiye’ye taşındıktan sonra kariyer hayatımı sonlandırma ve kendi sürdürülebilir markamı yaratma kararı aldım. Akdeniz’in zenginliğini, çeşitliliğini, sıcaklığını ve gizli sırlarını keşfettim. Türkiye’de önemi gözden kaçan çok şey olduğunu gördüm bunlardan birisi de harnup bitkisiydi. Antik zamanlardan hikayelerde yer alan Aziz John’un ekmeği diye adlandırılan harnup bitkisini ilk kez İncil’de duymuştum. Ama ilk karşılaşmamız eşimin ailesine ait bahçede oldu. Karakteristik tadı, Akdeniz kimliğini yansıtan bitkiden çikolata yapıldığını biliyordum ama Türkiye’de hiç kimsenin yapmadığını öğrendiğimde bu iş tutkum olmaya çoktan başlamıştı. Kafeinsiz, alternatif çikolata olarak ülkemde gördüğüm ürün besleyici yönü çok güçlü olan antioksidan deposu, süper gıda olarak burada biliniyor ama pekmez gibi farklı formlarda. Türk halkına ellerindekinin kıymetini ortaya çıkaracak, yeni bir beslenme vizyonu katacak harnup barlarını sunmaya karar verdim. Uzun ar-ge sürecinin ardından çikolata benzeri harnup barlarımızı piyasaya sürmüş bulunmaktayız. Hayat amacı edindiğim şeylerden bazıları Türk yerel lezzetlerini keşfetmek, sağlıklı beslenme ve yaşam tarzını vurgulamak, kendi markasını yaratmak isteyenlere ilham katmak, hatta bir başka ülkeye gitsen de hayata sıfırdan başlasan da.. Ben, Emre, bereketli Çukurova topraklarında doğmuş olsam da coğrafyamın zenginliğinin farkına başka coğrafyalarda vardım. Ziraat yüksek mühendisiyim, meslektaşım babam nedeniyle Harnup meyvesini erken yaşlarda tanıma fırsatım oldu. 2008 yılında projemizin başlangıcı, belki Türkiye’deki tek kapalı harnup bahçesi için fidanlarımızı toprakla buluşturduk. 2010 yılında master bursu kazandıktan sonra İtalya’nın güneyinde eğitimimi tamamlamaya gittiğimde birçok zeytin ve üzüm yetiştiricisinin mikro marka kurduğunu harika zeytinyağları ve şarapları tüm dünyaya tanıttığını ve henüz hasat mevsimi gelmeden gelecek hasatlarını tükettiklerine şahit oldum. Yerelde sürdürülebilir tarımın nasıl yapılabileceğini, “farm to table” anlayışını, “Slowfood” felsefesini kavrama fırsatı yakaladım. Aslında bir yapbozun parçalarının yavaş yavaş birleştiğinin farkında değildim. Eşim tanışmamızın ardından Türkiye’ye yerleşme kararı aldı. Yine bir hasat döneminde eşimin annesinden harnup barlarını ilk kez duydum. Bu nedenle Rojok adını eşimin annesine atfederek Belarusça “Harnup” dedik. Slavlar güzel çikolatalarıyla ünlüydü ama harnup barlarını tam yapamamışlardı. Daha iyisini biz yapacağız mottosuyla yola çıktık ve eşimin çikolata geçmişi sayesinde hızla çalışmalara başladık.. Rojok hikayesi böyle başladı ve eşimle beraber Rojok harnup barlarını üretmeye başladık. İlave şekersiz ve vegan barlarımızı henüz piyasaya sürdük. Temiz içeriklerle yola çıktık katkısız, koruyucusuz.
Bir yorum bırak