5 -6 yaşlarından anımsadığım bir anı var zihnimde sonrasında defalarca kez tekrarlanıp yer etmiş. Samsun'un Vezirköprü ilçesinde annemden yaşça büyük bir abla ismi Neriman, enteresan bir evi var küçük Pelin için. İki katlı ahşap bir ev, önünde bahçesi; arkasında avlusu, eskimiş ahşap merdivenlerden çıkılarak ulaşılan giriş kapısı ve bakır çanı... Eve gelen kişi; önce ipi çeker bakır çanı tıngırdatır, Neriman abla pencereye çıkar, kim olduğuna bakar anahtarı öyle atardı. Günlerden bir gün annem, ablam ve ben Neriman'ın yanına vardık. Önce çanı çaldık, anahtarı attı. Gıcırdayan ahşap merdivenlerden çıktık kapıyı açtı, içerisi mis gibi ekşili kendi usulünce yaptığı baklalı dolma ve çayın yanında yemelik çörek kokuyordu.
Üst kat merdivenlerini hem soğuk olmasın hem de adımına dikkat edemeyip düşen olursa canı yanmasın diye kilimlerle donatmıştı Neriman abla. Basamakların ardındaki odada iki çekyat, ortasında bir halı üzerinde ise bir adet sandalye duruyordu. Anneme oraya oturmasını bize de yanına çömelmemizi söyledi. Sonra üzerimize beyaz pamuk bir çarşaf gererek bir şeyler mırıldanmaya başladı. Bismillahirrahmanirrahim, kem gözler, şeytanlar, melekler, dualar havalarda uçuştu. Ne olduğunu anlamadan kızgın kurşunu, elinde içinde su bulunan bakır tavaya döküverdi. ”Gözü olanın gözü çıksın, Allah sizi nazarlardan korusun. ”diye diye soğuttu kurşunu elinde. Üzerimizdeki çarşafı kaldırıp meraklı gözlerle baktık; ”Ne vardı üstümüzde yahu?”
En zevkli kısmı sanırım yorumlamaktı; "Bak bunlar kötü konuşmalar, bak bunlar kenafir gözler..."Üzerine her birimize esneye esneye okuduğu dualar yok mu...
Ardından keyif çayımızı içer, dolmamızı yer kurşun dökme merasimini bir kez daha masaya yatırıp evimize dönerdik, belirli zamanlarda yenilemek üzere...
Annem de zamanında “Uşuğum sende nazar var." diyen babaannesinden öğrenmiş bu kurşun döktürme işini.
Bendeki bu kötü enerjilerden arınma, tütsü yakma merakı işte buralardan geliyor.
İnsan anlayamıyor olsa da bazen bir şekilde bilse de bilmese de etrafımıza yaydığımız enerji, iyi bile olsa fazla gelebiliyor ya da sana ait olmayan enerjiyi üzerinde taşıyabiliyorsun. Oluşan her ne ise niyetle güzele çevirme ve sonrasında yaşanan iç ferahlamasına hep sadık kaldım.
Kurşunun soğurken çıkarttığı sesi; kuru ada çaylarının, defne yaprağının, üzerlik otunun yakarkenki sesine benzettim. Tüm otların bilge kuru ağaç dallarının frekansları birbirinden farklı olsa da savunmasız anlarımda, aklım bulandığında, kalabalık ortamlardan eve geldiğimde, güne başlarken hatta evdeki bitkiler üzerinde bile tütsüleme işlemini uygularım. Böylece sahip olduğum inanç sistemini onurlandırırım. Bilirim ki benden ayrı değil tüm bunlar, içimde atalarımın zamanında attığı tohumlar yeşermiş ve sırtımı dönemem, görmezden gelemem bu tohumlara... Bu yüzden bu alanı açtım daha çok bunlarla ilişkide olabilmek, güzel enerjilerle kötüyü iyiye dönüştürebilmek adına.
Yanıma da annem gibi “kız kardeşleri” aldım birlikte bakabilmek, bu alanı genişletip bereketlendirmek sevgiyle büyütmek için!
Çokça hayalim var Pavana'ya dair, nasipse hepsi bir bir yeşersin! Tütsü dumanı sayesinde kendime ait bir alana sahibim şu kalabalık şehirde, nefes alabildiğim evim dışında başka bir yuvam var. Buna katkı sağlayan, bana güvenen, yoluma ışık olan ve destekleyen tüm canlara bu niyete katkı sağladıkları için bin şükür
Sevgiler
Pelin /pavanaorganic
Bir yorum bırak